15 Ocak 2008 Salı

ZEKÂT NASIL ALINIR VERİLİR (ZEKAT MALLARINDAKİ ÖLÇÜLER)

Muaz (r.a)’dan:
Resulullah (s.a.v) onu, Yemen’e gönderdiğinde şöyle buyurmuştur:
“(Zekâtı) Daneden dane, koyundan koyun, deveden deve, sığırdan sığır olarak al.”
(Ebu Davud no: 1599 & İbn Mace, 1814)
* * *
İbn Ömer (r.a)’dan:
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Yağmurun ve kuyuların suladığı arazilerinden çıkan mahsullerde onda bir, sulama usulüyle (kovalarla) elde edilen ürünlerde ise onda birin yarısı (yirmide bir) vardır.”
(Buhari, Zekât, 55, II, 133; Ebu Davud no: 1596; Tirmizi no: 640; Nesai, Zekât, 25/1, V, 41; İbn Mace no: 1817)
* * *
Sehl b. Ebi Hamse (r.a)’dan:
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“(Ağaç üzerinde mahsulde) Takdir ettiğiniz zaman ürünü toplayın; ancak üçte birini bırakın. (Takdire dâhil etmeyin) Üçte birini bırakmazsanız bari dörtte birini bırakın.”
(Ebu Davud no: 1605 & Tirmizi no: 643)
* * *
Muaz (r.a)’dan:
Resulullah (s.a.v) beni Yemen’e gönderdiğinde, sığırın sayısı otuza ulaşmadıkça zekât olarak hiçbir şey almamamı emretti. Otuza ulaştığında kırka kadar iki yaşına basmış erkek veya dişi bir buzağı alman lazım gelir. Kırka ulaşınca bir musinne (üç yaşında bir dişi buzağı) gerekir.”
(Ebu Davud, Zekât, 4 no: 1576–9; Nesai, Zekât, 8/4, V, 25,26; Tirmizi no: 623, Zekât, 5 [623] )
* * *
Ebu Hureyre (r.a)’dan:
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Ne atta, ne de kölede zekât yoktur; ancak kölenin fitresi verilir.”
(Buhari, Zekât, 45,46, II, 127; Tirmizi no: 628; Ebu Davud no: 1594,1595; Müslim, Zekât, 8–10; Ahmed b. Hanbel, II, 279,469,432,470,474; Darimi, I, 384; Malik, Zekât no: 37; Tayalisi no: 2577–8; Nesai, Zekât, 16, V, 35, Zekât, 17, V, 36; İbn Mace no: 1812; İbn Huzeyme no: 2286,2288,2396; Tahavi, II, 29; İbn Hibban no: 3260–1; Beyhaki, IV, 117,160)
* * *
Cabir (r.a)’dan:
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Nehir ve yağmur sularının suladığı şeylerden (zekât olarak) öşür (onda bir) alınır. Hayvanla sulananlardan öşrün yarısı (yirmide bir) zekât alınır.”
(Müslim, Zekât, 7 [981]; Nesai, Zekât, 25, V, 42; Ebu Davud, Zekât, 11 [1597] )