15 Ocak 2008 Salı

AHİRET İÇİN EN DEĞERLİ AZIK TEVHİD’İ YAŞAMAK

İbn Şümase şöyle dedi:
Amr İbni As ölüm döşeğindeyken yanına gittik, yüzünü duvara döndü, uzun uzun ağladı. Bunun üzerine oğlu:
“Babacığım, Resulullah (s.a.v) sana şu müjdeyi vermedi mi? Resulullah (s.a.v) seni şöyle müjdelemedi mi?” demeye başladı.
O zaman Amr b. As yüzünü bize dönerek şöyle demeye başladı. “Ahiret için hazırladığımız en değerli azık ‘La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah’ sözüdür. Hayatımda üç devir vardır. Bir zamanlar Resulullah’a benden daha fazla kin besleyen yoktu. Bir yolunu bulup ta, onu öldürmek benim en çok arzu ettiğim şeydi. Şayet bu halde ölseydim, mutlaka cehennemlik olurdum. Allah Teala gönlüme İslam sevgisini koyunca, Resulullah’a gelerek; elini uzat sana biat edeceğim dedim. O elini uzatınca ben elimi geri çektim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v): “Ne oldu Amr?” diye sordu. Şart koşmak istiyorum dedim. “Neyi şart koşacaksın?” diye buyurdu. Bağışlanmamı dedim.
“Müslüman olmanın daha önceki günahları silip süpürdüğünü, hicret etmenin daha önce işlenen günahları yok ettiğini, haccetmenin daha önce yapılan günahları ortadan kaldırdığını biliyor musun?” buyurdu. Artık Resulullah (s.a.v)’dan daha çok sevdiğim biri yoktu. Gözümde, ondan daha büyük biri mevcut değildi.
Ona duyduğum saygıdan dolayı, gözlerimi kandıra kandıra yüzüne bakamazdım. Şayet bu hal üzere ölseydim cennetlik olmayı umabilirdim. Sonra öyle işlere karıştık ki, o işler karşısında halimin nasıl olduğunu bilemiyorum. Öldüğüm zaman arkamdan ne ağıt, ne de ateş yakılsın. Beni gömdüğünüz zaman üzerime toprağı yavaş yavaş atınız. Sonra bir deveyi boğazlayıp etini taksim edecek kadar bir zaman kabrimin yanından ayrılmayın ki, siz yanımdayken yerime alışayım ve Rabbimin elçilerine nasıl cevap vereceğimi düşüneyim.
(Müslim, İman, 192)
* * *