15 Ocak 2008 Salı

İSLAM DİNİNDE ÖĞRETİLMESİ GEREKENLER

Ömer b. El-Hattab’ın (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Bir gün, Resulullah’ın (s.a.v) yanında otururken bir ara yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah bir adam geldi. Üzerinde yolculuk izleri görülmüyordu. Onu aramızda tanıyan da yoktu. Sonra Resulullah’ın yanına oturdu. İki dizini Resulullah’ın iki dizine dayadı. Ellerini uyluklarına koydu ve “Ya Muhammed! Bana, İslam’ın ne olduğunu anlat?” dedi.
Resulullah da ona şu cevabı verdi:
“İslam; Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in, Allah’ın Resulü olduğuna şahadet etmen, namaz kılman, zekât vermen, ramazan ayında oruç tutman ve imkân bulduğunda Kâbe’yi hac etmendir.”
Bunun üzerine adam Resulullah’a önce soru sorup, sonrada onu tasdik etmesine hayret ettik.
Sonra “Bana imandan haber ver?” dedi.
Resulullah (s.a.v) “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman ve hayır ve şerrine inanmandır” buyurdu.
O yine “Bana ihsandan haber ver?” dedi.
Resulullah (s.a.v): “İhsan, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen de, o seni görüyor” diye cevap verdi.
Bu defa “Bana kıyametin vaktinden haber ver?” dedi.
Resulullah (s.a.v):
“Bu konuda sorulan, sorandan daha fazla bilgili değildir” dedi.
Resulullah (s.a.v) “Cariyenin kendi hanım efendisini doğurması ile yalın ayak, çırılçıplak koyun güden yoksulların yüksek binalar yapmakta birbirleri ile yarıştıklarını görmendir” buyurdu. (Soruları soran) adam çekilip gitti. Bir müddet hayrette kaldım. Sonra, Resulullah (s.a.v): “ Ey Ömer! Soranın kim olduğunu biliyor musun?” buyurdu. Ben, Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedim. Resulullah (s.a.v): “O, Cebrail idi. Size dininizi öğretmeye gelmişti” buyurdu.
(Müslim, Kitab’ul İman, 8; Ebu Davud, 4695–6; Nesai, 8/97, İman, 5; İbn Mace no: 63)
* * *